Orta sınıf bir ailenin
tek çocuğu olan Ali ailesini mahcup etmemek için elinden geldiğince
çalışıyordu. Aslında gerek olmamasına rağmen ailesine yük olmamak adına
gündüzleri okula giderken gece çalışabileceği bir iş de bulmuş ve bu
şekilde kendine geçici bir yaşam kurmuştu.
Ali'nin babası bir
bilgisayar dahisi olan Yusuf ise bilgisayar üzerine bilinebilecek her
şeyde usta birisi idi. Bilgisayar programları geliştiriyor ve bu
programları faydalı amaçlarda kullanmaya çalışıyordu. Artık onu
tanımayan yok gibiydi.
Yusuf'un namını duyan
ve emeğe saygısı olmayan, gözünü para ve makam hırsı bürümüş Ali'nin
üniversite hocası Memnun Bey, Ali'yi rahatlıkla ödenek aldığı bir
projeye dahil etmiş, bu duruma sevinen Ali de babasının yardımı ile
girdiği her programı yapay bir zekaya bağlayan bir yazılım
yaratmışlardır.
Projeyi yapan Yusuf ve
teslim eden Ali'nin gözlerindeki sevinci görmeniz gerekirdi. Bir ürün
ortaya koymak, emek vermek, yaşamı güzelleştirmek ve Ali'nin aldığı A
notu...Peki ya yaratılanı başkasına vermenin acısı! Yeni doğan bebeği
niyeti ne olduğu bilinmeyen bir adama verme hissi! İşte bunları henüz
Yusuf ve Ali yaşamamışlar ama bu hisleri öğreneceklerdi.
Birkaç gün sonra
televizyonda haberleri izleyen Yusuf'un yeni bir virüsün ülkedeki tüm
programları mahvettiği, insanlara ait gizli bilgileri çaldığı haberini
duyduğunda başına dökülen su kaynar mıydı yoksa buz gibi miydi bilinmez
ama gözleri yuvalarından çıkmış, az önce yukarıda bahsettiğimiz o
hisleri yaşamış gibiydi. Bu programın oğlu ile birlikte yaptığı proje
ödevi olduğunu anlaması çok sürmemişti. Hemen Ali'yi yanına çağırıp
hocasına gitmesini ve projeyi kendilerine iade etmesini istemişti.
Babasının sözünü
ikiletmeyen Ali, hocasının yanına gidip projeyi geri istediğinde
kendisini tehdit ettiği gerekçesiyle güvenlik görevlilerince
üniversiteden dışarı atılmasının yanı sıra Ali'ye altı ay da
uzaklaştırma verildi.
Yorumlar
Yorum Gönder